TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
DENİZLİ ŞUBE 22 MART 2009 DÜNYA SU GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI

JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI DENİZLİ ŞUBESİ BASIN AÇIKLAMASI

22 MART DÜNYA SU GÜNÜ

DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI:

Alternatifi olmayan ve insanoğlu tarafından üretilemeyen üç doğal kaynak HAVA,TOPRAK VE SU‘dur. Bu üç doğal kaynak birbirleriyle ilişkili ve ayrılamaz bir bütündür,bütünün parçalanması tüm yaşamı felakete getirir.Bu nedenle üç kaynağında temel yaşam hakkı olarak görülmesi ve kabul edilmesi gerekir,hiçbir ticari amaca alet edilmemelidir.Ancak süreç canlıları temiz havaya,temiz suya ve toprağa hasret bırakacak şekilde gelişmektedir.Özellikle son yıllarda su üzerindeki baskı hızlı bir şekilde artmaktadır.

Uluslar arası şirketler oluşturdukları kurumlar aracılığı ile sağlıklı suya erişimin  suyun ticari meta haline getirilmesiyle mümkün olacağı söylemleriyle su hizmetlerinin özelleştirilmesi için çalışmaktadırlar. Dünya Su Konseyi;1997 Marakeş,2000 Lahey,2003 Kyoto,2006 Meksika ve 2009 İstanbul olmak üzere beş adet Dünya SU Formu düzenlemiştir.Bu forumların sonuçları bizim şiddetle karşı çıktığımız Suyun ticari bir meta haline getirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.

Dünya Su Gününün amacı, politik ve toplumsal su bilincini geliştirerek, global su anlayışını yerleştirmek ve su kullanımında sorumluluk ilkesini yaygınlaştırmaktır. Gelecek nesillere bırakacağımız en büyük mirası kirlenmemiş bir ÇEVRE ve Temiz SU olarak değerlendirdiğimizde 22 MART DÜNYA SU GÜNÜ‘nün SU ve SU kullanım bilincinin yerleşmesinde topluma verilecek mesajlar ve yapılacak çalışmalar açısından ne kadar büyük önem taşıdığı ortadadır.

            Yeryüzündeki suyun %97‘si tuzludur. Geriye kalan ve büyük bir bölümü Kuzey ve Güney Kutuplarında buzullar içinde donmuş olan %3‘lük tatlı su kaynakları için insanlar, bitkiler, yaban hayat, tarım ve sanayi rekabet etme durumundadırlar. Son 10 yılda bu kısıtlı su arzı üzerindeki küresel su talebi 6 - 7 kat artmıştır; bu oran dünya nüfusu artış oranının iki katından fazladır. Öte yandan, dünya nüfusunun 2025‘de 8.3 milyara, 2050‘de ise 10-12 milyara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Halen, yoksullar başta olmak üzere, dünyada 2.4 milyar insan yetersiz ve kalitesiz su nedeniyle sağlıksız koşullarda yaşamaktadır. Dünyanın birçok bölgesinde yaşanmakta olana kırsal alanlardan kentlere göç, çok sayıda insanın yeterli sağlık hizmetlerinden, güvenli içme suyundan, çevresel olarak güvenli yaşam koşullarından yoksun alanlarda yaşamalarına sebep olmaktadır.

Tatlı sular, her ülkenin en önemli serveti olup, bu servetten kamu yararı anlayışıyla en iyi şekilde yararlanmak ve gelecek nesillere taşımak, bu serveti kullanan her kişi, kurum ve devletin borcudur.

Dünya genelinde "özel su piyasası" son derece dardır. İnsanların çok küçük bir bölümü su hizmetini özel şirketlerden almaktadır. Son 20 yıllık süreçte gelişen ve suyu metalaştıran küresel politikalar sonunda dünya nüfusunun yaklaşık % 5 ‘inin kullandığı suyun yönetimi Uluslar arası şirketlere geçmiştir.

            Ülkemizde yıllık tüketilebilecek su miktarı yer altı suları ile birlikte, yaklaşık 110 Milyar m3 kabul edilebilir. Nüfusumuzu 70 milyon alırsak kişi başına yaklaşık yılda, 1 500 m3 su düşmektedir. Nüfusumuz artığına göre önümüzdeki yıllarda bu rakamın daha da küçüleceğini kabul etmek durumundayız.

            Başta Ortadoğu olmak üzere dünya coğrafyasındaki savaşların, soykırım ve göçlerin temelinde dünya enerji kaynaklarına sahip olma isteği yatmakla beraber gelecekte savaşların "SU" üzerine kurulacağı kesindir. Dünya su ticareti, 400 milyar dolarlık bir ticaret hacmi ile petrol ve ilaçtan sonra üçüncü sırada gelmektedir. Şu an için bu rakama, dünya nüfusunun sadece %5‘ine hizmet edilmesiyle ulaşılmaktadır. Hedef kitle oranının artması doğal olarak ticaret hacmini de artıracaktır. Bu şekliyle su, çok uluslu şirketlerin iştahını fazlasıyla kabartmaktadır.

 

En kısa zamanda etkin önlemler alınmadığı taktirde, 21 yy da bir çok yer altı suyu akiferlerimizden ve bazı nehir sularımızdan faydalanma olanağı tamamen kaybolacak veya çok pahalı arıtma projelerinin devreye sokulması zorunlu olacaktır. Bu bağlamda:

           

•-         Yüzey (akarsu, göl) ve yeraltısularını kirletecek her türlü kirletici faktörün ortamdan uzaklaştırılması gerekmektedir. Bu faktörler sularını göl ve akarsulara boşaltan organize sanayi bölgeleri, jeotermal enerji kullanan işletmelerin atık suları, evsel, hayvansal ve tarımsal atıklar ile fosseptik, akaryakıt tankları ve iyi etüd edilmeyen çöp dökme alanlarından olan sızmalar olarak sayılabilir

•-         Diğer önemli bir nokta yeraltısularında beslenme-kullanım dengesinin çok iyi kurulması gerekir. Yeraltısularını besleyen kaynak yağış sularıdır. Ancak son yıllarda gözlenen kuraklık, geleceğe dönük senaryoları oluştururken dikkate alınması gereken bir olgudur.

•-          Arzulanan sonuçlara ulaşılabilmesi için içme, tarımsal ve bahçe sulaması için açılan bireysel kaçak sondajların tümünün kapatılması gerekir.

•-          Başka bir konu maliyeti ne olursa olsun şehir şebekelerinin gerekiyorsa yenilenmesi ve su kaçaklarının önlenmesidir.

•-         Beslenimden fazla yapılan su çekimi yer altı suyunda düşümlere sebep olacak ve uzun vadede su sorunu ile karşılaşılacaktır. Bu nedenle öncelikle her su havzası için yağış ve yeraltına süzülen su miktarlarının iyi belirlenmesi ve bu çalışmaların süreklilik arz etmesi gerekir.

•-         Denizli açısından bakıldığında genelde Büyük Menderes Havzası‘nda görülen kirliliğin şehrimizde de gözlendiği bir gerçektir. Özellikle Çürüksu Çayı‘ndaki kirlilik, Kızıldere jeotermal sahasından Büyük Menderes‘e verilen jeotermal akışkan, aşırı sayıdaki kaçak sondajlar Denizli için en önemli sorunlardır. Son 10-15 yılda Denizli‘deki yeraltısuyu seviyelerinin 7-8 m düştüğü göz önüne alınırsa bu düşüme iklim koşulları yanı sıra ruhsatlı kuyular da dahil kaçak sondajlarla aşırı su çekiminin neden olduğu açıktır.

•-         Dünyada benzerleri olduğu üzere çok kuyu açmak, daha çok yeraltısuyu elde etmek demek değildir. Tersine bir bölgede az kuyu ile çekilen su, çok sayıdaki kuyu ile çekilenden fazla olabilir. O nedenle ruhsatsız kuyuların sıkı bir şekilde kontrol edilmesi ve kapatılması gerekir.

Gelecek nesillerin sağlıklı içme ve kullanma suyuna sahip olabilmesi bizlerin sorumluluğundadır.

 Su ve Doğa için;Eğer yeni şeyler yapamıyorsak, aldığımız gibi bırakabiliriz...

            SU HAYATTIR SATILAMAZ!

 

Saygılarımızla...

 

JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI

DENİZLİ ŞUBESİ

Okunma Sayısı: 3189
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası