TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
BASINA VE KAMUOYUNA

6 Şubat depremlerinin ikinci yıldönümüne sayılı günler kaldı. Bugün, elimizde kayıplarımızın sayısını “net” açıklayacak veri yok. Hala,” Yaklaşık elli beş bin insanımız kaybettik” diyoruz. Depremin mali bilançosu ise yaklaşık 150 milyar dolar ve bu faturayı ülkemizin yoksul halkı ödüyor.

Yüzlerce binlerce TV programı, bir o kadar panel, sempozyum ve söyleşiden geriye tarifsiz acılar kaldı. Yine unuttuk ve unutmaya mahkûm edildik. Yaklaşan günlerde, meslek örgütlerinin içine sıkışmış kalmış, derinliği olmayan paneller, söyleşiler ve etkinlikler ile bu yılı da geride bırakacağız.

3-4 Şubat 2025 tarihlerinde “DEPREM” üst başlıklı bir etkinlik de İnşaat Mühendisleri Odası İzmir şubesi, yerel üniversiteler ve İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından organize ediliyor. Elbette kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütünün, böyle bir etkinlik düzenlemesine söyleyecek bir sözümüz yok. En azından ilk bakışta böyle görünüyor.

Ancak, ilginç ve dramatik; bir ölçüde de ne yazık ki ironik olan, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin de bu etkinliğin düzenleyicileri arasında yer alması. Şunu baştan söylemeliyiz; İzmir Büyükşehir Belediyesi gibi saygın bir kurumun, sorunun birinci derecede muhatabı olan meslek disiplinlerinin yer almadığı bir etkinliğin düzenleyicileri içerisinde olması mutlaka sorgulanmalıdır, sorguluyoruz, sorgulayacağız.

Deprem ve doğa kaynaklı afetler, yıllardır salt bir meslek örgütünün tekeline sokulmaya çalışılıyor. Yapı üretim sürecinden denetime kadar, resmi olarak 10’a yakın inşaat mühendisinin imza attığı projelerde, bir yüzyıl içinde 200 bine yakın insanımızı kaybettik. 1999 körfez depremi sonrasında depremin yerbilimleri ilişkisi yasa ve yönetmeliklerde -yarım/yamalak- yer bulmaya başladı. Adı geçen etkinlikten anladığımız kadarı ile, İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi bu durumun farkında değil.

Ancak, geleneksel söylem ile “güneş balçıkla sıvanmıyor”.

Bu etkinliğe, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin hangi biriminin karar verdiğini bilemiyoruz. “Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanlığı”nın bilgisi ve katkısı olmadan böyle bir etkinlik düzenlenemez diye düşünüyoruz. Mevcut, “İzmir Büyükşehir Belediyesi Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı”nın aynı zamanda İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi’nin önceki dönem şube başkanı ve hali hazırda yönetim kurulu üyesi olması, etkinliğin düzenleme kurulunda yer alması bu savımızı güçlendiriyor.

İlginçtir;

Düzenleyiciler arasında, 6 üniversite var; daha doğrusu 6 üniversitenin “İnşaat Mühendisliği Bölümleri” var. Mesela, başında saygın bir bilim insanı olan Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi yok; Jeoloji-Jeofizik Mühendisliği, Şehir ve Bölge Planlama, Mimarlık bölümleri yok. Depremlerde, akıl ortaya koymuş ve bilgi üretmiş/üretecek TMMOB İKK çatısı altındaki diğer odalarımızdan da ne yazık ki isim alınmamış. Daha ilginci, alt başlıklardan birinin “Afet Bilinci” olduğu etkinlikte Büyükşehir Belediyesi Afet İşleri Daire Başkanlığı da düzenleyiciler arasında bulunmuyor.

Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanlığı gibi kent için yaşamsal öneme sahip bir birimin başına, konuları tarafsız ve bilimsel bir bakış açısı ile değerlendiren, deprem gibi doğa kaynaklı afetin en azından kitabi olarak mekanizmasını bilen, deneyimli bir mühendis/mimar/şehir plancı’nın gelmesi son derece önemlidir. Ancak geldiğimiz durum, meslek ayrımcılığını önceleyen, disiplinler arası eşgüdümlü çalışmaya mesafeli, deprem bilgisi sınırlı bir portre ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor; bu durumu kent için bir talihsizlik olarak değerlendiriyoruz.

Elbette çatısı altında bulunduğumuz TMMOB İzmir İKK bünyesinde bu ilk kez karşılaşılan bir durum değil. Aynı akıl, ülke için yaşamsal öneme sahip, uzun yıllar mücadelesini verdiğimiz “fay yasası” ile ilgili de ayak direme yöntemini denemiş ancak diğer bileşenlerin feraseti ile bu girişim başarısız olmuştu.

Şunu net olarak ifade etmeliyiz ki; içerisinde jeoloji mühendisleri, jeofizik mühendisleri, şehir plancıları, mimarların olmadığı bir etkinlik, İzmir gibi 30 Ekim utancını yaşamış bir metropol için anlamsız ve çözüm üretmekten uzaktır. Bu bağlamda, 1999 körfez depreminden bu yana, sürecin her aşamasını titizlikle izleyen, deneyimlerinden çıkardıklarını, geniş halk kitleleriyle paylaşan kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütü olarak yaşananlardan en ufak ders çıkarılmadığını üzülerek belirtmek isteriz.

Elbette bu yazıdan hisse çıkaracak olanlar, sorumlu meslek odalarının ilgili yöneticileridir. Çok saygın, meslek ayrımcılığına mesafeli, bilimi önceleyen İnşaat Mühendisi dostlarımızı ve hocalarımızı, İBB’nin bu konuda sorumluluğu bulunmayan diğer birimlerini ve çalışan mühendis/mimar/şehir plancılarını eleştirilerden vareste tutuyoruz. Hevesimiz ve telaşımız, ülke için bir ur haline gelmiş doğa kaynaklı afetlerde birlikte çözüm üretecek akılların bir masa etrafında toplanmasıdır.

Unutulmamalıdır ki, meslek örgütümüz, deprem gibi bu ülkenin “makus talihi” olmuş bir olayı, sorunun tüm paydaşları ve halkımız ile tartışmaya, çözüm üretmeye, yapılan yanlışlara cesaret ve kararlılıkla karşı çıkmaya devam edecektir;

Meslek şovenizmi ve kişisel ikbal kaygılarından uzak durarak, bilimin yol göstericiliğinde; Bilimle, umutla, emekle ve inatla.

          TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası

İzmir Şubesi Yönetim Kurulu

 

 

 

 

 

 

 

Okunma Sayısı: 3340
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası