TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
ARKEOLOJİK DÖNEMLERDE ANADOLU’NUN İLK TİCARİ METASI: OBSİDİYEN BAŞLIKLI KÖŞE YAZIMIZ ÇIKTI
 Anadolu’nun belli bölgelerindeki obsidiyen kaynakları, tarih öncesinde Anadolu’da yerleşimi cazip kılan faktörlerden biri olmuştur.

Taş alet kullanımı Prehistorik dönemin en karakteristik özelliğidir. Genel olarak 3 kayaç grubu taş alet yapımında kullanılmıştır. Bunlar tortul kayaçlar (çakmaktaşı, kalsedon), volkanik kayaçlar (bazalt, andezit, obsidiyen) ve metamorfik kayaçlardır (kuvarsit). Söz konusu kayaçlar içerisinde obsidiyen özel bir volkanik kayaçtır. Kullanımı günümüzden 1 milyon yıl öncesine kadar giden obsidiyen günümüzden yaklaşık 40.000 öncesinden itibare  Anadolu’nun belli bölgelerindeki obsidiyen kaynakları, tarih öncesinde Anadolu’da yerleşimi cazip kılan faktörlerden biri olmuştur.n alet ve diğer süs eşyalarının yapımında yaygın olarak kullanılan bir malzeme haline gelmiştir. 
Obsidiyen doğal olarak oluşmuş bir camdır. Silisyumca zengin lavların hızlıca soğuması sonucu oluşur. Obsidiyenlerin en belirgin özelliği midye kabuğu şeklinde kırılmasıdır. Kırıldığında jilet gibi ince ve son derece keskin kavisli yüzeyler oluşmaktadır. Obsidiyen yaygın olarak siyah renkli olmasına rağmen, kırmızımsı, kahverengimsi, yeşilimsi gibi farklı renklerde de olabilirler. İşlemesi kolay, işlevsel olarak kullanışlı ve albenisi yüksek bir kayaçtır.
Tarih öncesi çağlarda obsidiyen kullanımının kültürlerarası ilişkilerin bir göstergesi olabileceği fikri ilk olarak 19. yüzyılda Orta Amerika’nın Yukatan bölgesinde çalışan Lloyd Stephens (1843) tarafından ortaya konmuştur. Ancak, bu fikrin test edilmesi kimyasal analiz tekniklerinin gelişmesini izleyen dönemlerde, 1960’lı yıllardan sonra mümkün olabilmiştir. Arkeolojik sahalarda bulunan obsidiyen objelerin kaynağı, o objelerin kimyasal bileşimlerinin doğal yataklarında bulunan obsidiyenlerin kimyasal bileşimleriyle karşılaştırılması suretiyle tespit edilebilir. Çünkü, her obsidiyen yatağının kendine has kimyasal bileşimi vardır. 
Son yıllarda Anadolu, Kafkaslar ve Kuzey Mezopotamya’daki tarih öncesi yerleşim alanlarında bulunan obsidiyen aletlerin kaynak alanlarına ilişkin birçok başarılı çalışma yapılmıştır. Anadolu`da çok sayıda obsidiyen yatağı bulunmasına rağmen, bunlardan sadece birkaçının MÖ 14.000 ile 6000 yılları arasında Yakın Doğu halkları tarafından yoğun bir şekilde işletildiği tespit edilmiştir. Bu kaynaklar (1) Kapadokya`da: Göllü Dağı ve Nenezi Dağı; (2) Van Gölü bölgesinde: Bingöl, Nemrut Dağı ve Meydan Dağı/Ziyaret Dağıdır. Ancak son yıllarda yapılan çalışmalarda bu kaynakların dışında, Doğu Anadolu’nun kuzeyindeki, özellikle Erzincan, Erzurum- Pasinler ve Kars-Sarıkamış gibi obsidiyen kaynak alanlarının da kullanılmış olduğu ortaya konulmuştur. 
Obsidiyenin kesici, sıyırıcı, delici gibi işlevsel alet yapımında kullanımı, tedariğin yerel olarak mümkün olduğu bölgelerde Alt Paleolitik Döneme (günümüzden yaklaşık 2.5 milyon yıl ilâ 200 bin yıl öncesini kapsayan dönem) kadar uzanmaktadır. Anadolu’da Epi-Paleolitik (günümüzden yaklaşık 14 bin yıl ilâ 10 bin yıl aralığını kapsayan dönem) süreçte belirgin bir biçimde obsidiyen kullanımında artış başlamıştır. Neolitik Dönemin (milattan önce 10000 yıl ilâ 6000 yıl aralığını kapsayan dönem) erken evreleriyle birlikte hem işlevsel alet yapımında hem de uzak mesafe ticaretinde meta olarak daha da önem kazanmıştır. Bingöl ve Nemrut obsidiyenlerinden itibaren yapılmış yontmataş aletler, Irak ile (Bestansur ve Jarmo), İran’da bulunan yerleşim yerlerinde (Sarab, Rahmat Abat, Qasr-e Ahmad) bulunmuştur. Bu yerleşkelerden güneyde bulunanları Bingöl ve Nemrut obsidiyen kaynaklarına kuş uçuşu yaklaşık 1300-1400 km uzaktadır.
Obsidiyenin MÖ. 7. binyıldan itibaren kolye ucu, ayna ve benzeri nesnelerin yapımında fazlaca kullanılmasından dolayı ticaretinde, daha önceleri bilinen kaynaklara yenilerinin eklendiği görülmektedir. Kalkolitik dönemde (milattan önce 6000 bin yıl ilâ 3000 yıl aralığını kapsayan metal kullanımının yaygınlaştığı dönem) Anadolu’nun çok canlı takas ilişkilerine sahip olduğu, takas edilen doğal kaynaklar ve mamul mallar çeşitlendikçe üretim kalitesinin arttığı gözlenmektedir. Orta Anadolu obsidiyenleri, yakın yöresinde bulunan yerleşim alanlarından Batı Anadolu’daki yerleşim merkezlerine, Marmara Bölgesi, Batı Akdeniz, Orta Akdeniz Bölgesine kadar geniş bir coğrafyada bulunan yerleşim alanlarında kullanılmıştır.
Tunç Çağı (milattan önce yaklaşık 3000 bin yıl ilâ 1200 yıl öncesini kapsayan metal dönemi) ise takastan, yoğun ticarete geçişi ifade eden dönemdir. Bu dönemde obsidiyenin değeri azalmıştır, talep metallere yönelmiştir. Ancak bu dönemde dahi obsidiyen Anadolu’nun hala önemli bir prestij materyali olarak kullanımı devam etmiştir.
    Anadolu’nun belli bölgelerindeki obsidiyen kaynakları, tarih öncesinde Anadolu’da yerleşimi cazip kılan faktörlerden biri olmuştur. O dönem şartlarında dahi Anadolu obsidiyenleri kaynaklarından itibaren binlerce km uzaklara taşınmıştır. Hatta, Nenezi, Göllüköy’ün bulunduğu Orta Anadolu obsidiyen kaynaklarına binlerce km uzaktan gelerek koloni kuran Levant (Lübnan-Suriye-Filistin’in içerisine alan bölge) Bölgesi sakinleri bölgelerine işlenmiş obsidiyen ticareti yapmıştır. Madenlerin keşfedilmesiyle obsidiyenin günlük hayattaki kullanımı büyük ölçüde azalmıştır. Ancak, süs ve prestij eşya olarak kullanılmaya hala devam etmektedir(Dr Tülay Bak).
Güzel günler dileğiyle.

https://www.kuzeyekspres.com.tr/arkeolojik-donemlerde-anadolunun-ilk-ticari-metasi-obsidiyen

 

Okunma Sayısı: 3189
Fotoğraf Galerisi
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası