TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
`AĞIR METAL KİRLİLİĞİ` BAŞLIKLI KÖŞE YAZIMIZ ÇIKTI
Artık yaşam alanımız ağır metaller, organik kirleticiler, organometalik bileşikler, radyoaktif izotoplar, gaz halindeki kirleticiler ve nanopartiküller gibi çeşitli kirleticiler tarafından ciddi şekilde kirlenmiştir.

Bir önceki yazımızda ağır metallerinin neler olduğu ve ağır metallerin toksit etkilerinden bahsedilmişti. Bu yazımızda, ağır metal kirliği konusu işlenecektir.

Yer yuvarında sınırlı olarak bulunan yerüstü ve yeraltı doğal kaynaklarını her geçen gün daha fazla tüketmeye başladık. Doğal kaynakların hızlı ve plansız bir oranda kullanılması çevre kirliliği sorununun da ortaya çıkmasına neden oldu. Milyonlarca yıl kendi içerisinde bir uyum içerisinde bulunan ve insan yaşamının kaynağı olan biyosfer (canlı küre), atmosfer (hava küre), litosfer (taş küre) ve hidrosfer (su küre) arasındaki biyo-kimyasal denge antropojenik faaliyetler sonucu bozuldu. Artık yaşam alanımız ağır metaller, organik kirleticiler, organometalik bileşikler, radyoaktif izotoplar, gaz halindeki kirleticiler ve nanopartiküller gibi çeşitli kirleticiler tarafından ciddi şekilde kirlenmiştir.

Önceki yazımızda belirtildiği gibi, ağır metaller yer kabuğunda doğal olarak bulunan elementlerdir. Madencilik faaliyetleri ile bulunur, zenginleştirilir, işlenir ve endüstriyel kullanım için hazırlanırlar. Bu elementler ve bileşikleri birçok endüstriyel üründe kullanılmaktadır. Ağır metal kirliliği, bu elementlerin maden sahalarından çıkarılması sırasında başlamakta, endüstride işlenmesi sırasında oluşan atıklarla kirlilik artmakta ve endüstriyel malzemenin kullanımı ve çöp haline dönüşmesiyle zirve yapmaktadır.

Ağır metaller parçalanamaz olduklarından mikrobiyal veya kimyasal bozunmaya karşı dirençli oldukları için toprakta çok uzun süre kalırlar. Ağır metaller ayrıca organik kirleticilerin biyolojik olarak parçalana bilirliğini etkileyerek onları daha az parçalanabilir hale getirir ve böylece çevreyi kirletme etkisinin iki katına çıkmasına neden olur. Ağır metallerin besin zincirine girmesiyle ekosistem bozulur. Toprak kirliliğinin başlıca nedenleri kanalizasyon suları, böcek ilaçları, gübreler, kurşunlu boyalar, maden cevheri atıkları (maden tortusu), petrol ürünleri ve bu ürünlerden itibaren oluşan atıklar (araç yağları, plastik vb) , kömür yakma artıkları ve katı-sıvı çöplerdir. Topraktaki ağır metal kirliliği biyosfer için büyük risklere neden olur. Bitkiler tarafından emilen ağır metaller hem bitki hem de bitkiyi yiyen besin zinciri için tehlikelidir. Ağır metal kirliliği toprağın özelliklerini değiştirir. pH, renk, gözeneklilik ve doğal kimya böylece toprağın kalitesini etkiler ve ayrıca suyu kirletir.

Kontrolsüz kanalizasyonlar ve endüstriyel atıkların işlemden geçirilmeden denizlere, nehirlere verilmesi sulardaki ağır metal kirliliğinin başlıca nedenleridir. Süspansiyon veya çözelti halinde taşınan ağır metaller, kirletici maddenin stabilitesi ve fiziksel durumuna bağlı olarak nehirler boyunca veya akıntılarla binlerce km taşınabilir. Ağır metaller balıklar gibi deniz yaşamı yoluyla besin zincirine girer.

Su kirliliği gibi hava kirliliği de kentleşme ve sanayileşmeden kaynaklanmaktadır. Kirleticiler atmosfere partiküller, damlacıklar veya gaz halinde farklı şekillerde girerler. Partiküllerin büyük bir kısmı atmosfere endüstriyel faaliyetler, fosil yakıtların yanması, araç egzozu gibi insan faaliyetleri sonucu salınır. Partiküller ve damlacıklar atmosferde uzun mesafeler kat etmez ve genellikle kısa bir mesafede yoğun hava kirliliğine neden olur. Bacalar, bir dizi gazın salındığı atmosferik kirliliğin ana kaynaklarından biridir. Gaz halindeki parçacıklar, atmosfer tabakaları boyunca farklı yükseltilerdeki rüzgarlar nedeniyle uzun mesafeler boyunca taşınabilir. Çözünür parçacıklar yağmurla reaksiyona girerek asit yağmurları oluşturur.

Günümüzde yaşanan ağır metal kirliliğinin en büyük nedeni insan faaliyetleridir. İnsan yaşamını daha rahat ve konforlu kılan endüstrileşme, günümüzde dünyadaki yaşamı tehdit etmeye başladı. Artan nüfusun temel ihtiyaçlarını (besleme, barınma gibi) karşılamanın ötesinde doğadan çok daha fazlasını almaktayız. Söz konusu aşırı tüketimin bedeli doğanın daha fazla kirlenmesidir. Yasalarla endüstriyel kirliliğin azaltılması için mücadele verilmektedir. Ancak, artan nüfus ile birlikte bireysel kirleticilik önemli bir seviye ulaşmıştır. Temiz çevre bilincinin yaygınlaştırılması gelecek nesillerin yaşamı için büyük önem taşımaktadır. Çocuklarımız, torunlarımız, daha doğmamış nesillerimiz için toprağı, suyu ve havayı kirleticilere karşı korumak zorundayız. Unutmayınız ki birkaç gram ağır metal kirletici dönümlerce toprağı, metre küplerce suyu ve havayı binlerce hatta onbinlerce yıl kullanılamaz derecede kirletebilir(Prof.Dr.Cüneyt Şen).

“11 Aralık Dünya Dağ Günü” kutlu olsun. Önümüzdeki hafta dünyamızın ve ülkemizin dağlarından ve oluşumlarından bahsedeceğiz.

Güzel günler dileğiyle.

Okunma Sayısı: 3295
Fotoğraf Galerisi
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası