TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
1 Mayıs 2003 Bingöl Depreminin 17. Yıldönümde Türkiye`nin Bölgemizin ve özellikle Bingöl Deprem Gerçeği unutulmamalıdır
BASINA VE KAMUOYUNA

Dünyanın en aktif fay hatlarından Kuzey Anadolu Fay Zonu, Doğu Anadolu Fay Zonu, Bitlis Zagros Bindirme Kuşağı, Ölüdeniz Fay Zonu ve Ege Fay Sistemi’nin yer aldığı ülkemizde, birkaç yılda bir meydana gelen büyük bir deprem ülkemizin deprem gerçeğini ortaya koymaktadır.

17 yıl önce bugün 1 Mayıs 2003 günü yerel saat ile 03.27’de, merkez üssü Bingöl ilinin yaklaşık 17 km kuzeyine yer alan Sudüğünü Köyü’nün Hano Çayırı Mevkiinde orta büyüklükte çok şiddetli bir deprem meydana gelmişti. USGS ve Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü depremin büyüklüğünü Mw: 6.4, derinliğini ise 10 km olarak , Deprem Araştırma Dairesi (DAD) ise depremin büyüklüğünü Ms 6.1, derinliğini ise 6 km olarak belirlemişlerdi. Depremde 84’ü Çeltiksuyu Yatılı Bölge Okulunda olmak üzere 176 vatandaşımız yaşamını yitirmiş, 521 vatandaşımız yaralanmış, 570 konut orta ve ağır hasar görerek yıkılmış, 6000 konut ta hasar görmüştü.                                                                   

Bingöl’ün kuzeydoğusunda yer alan Karlıova’da Kuzey Anadolu Fay Zonu ve Doğu Anadolu Fay Zonu kesişmektedir. Bunun batı kesiminde yer alan Bingöl-Karlıova Erzincan üçgeninde her iki zonla uyumlu ana sisteme bağlı olarak ikinci derecede meydana gelen pek çok irili ufaklı fay parçaları veya fay zonları bulunmaktadır. Bunlardan Bingöl yöresini etkileyebilecek en önemlilerinden bazıları, Ovacık Fayı, Bingöl-Karakoçan Fay Zonu, Sancak-Uzunpınar Fay Zonu, Sudüğünü Fay Zonu ve Kilisedere fayıdır. Bunlardan Bingöl’ün içinden geçen Doğu Anadolu Fay Zonu ile Bingöl-Karakoçan fay zonları , Bingöl ve yakın yöresinde çok sayıda yıkıcı depremin meydana gelmesine neden olmuştur. Bu nedenle Bingöl yöresi depremsellik açısından son derecede aktif bir durumda bulunmaktadır.

 

 1 Mayıs 2003 Bingöl Depremi bu fay sistemi içinde yer alan kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu ikinci dereceden olan Sudüğünü fayı üzerinde gelişmiştir.  Bingöl yöresinde bu faylar üzerinde farklı yönlerde derin vadiler gelişmiştir. Bingöl kent merkezi içinde yer alan Bingöl (Çapakçur) Çayı ve Göriz (Çevrimpınar) çayı vadi kenarlarında henüz pekişmemiş çakıl, kum boyutu malzemenin yığışmasından oluşan genç alüvyonlardan oluşan taraçalar yer almaktadır. Depremde en çok hasar gören binalar bu vadi kenarlarında şev başlarına yakın yeterli mühendislik hizmeti görmemiş binalar olmuştu. Yeni yapılacak binaların mutlaka deprem yönetmeliğine göre yapılmaları ve şev başlarından uzak biraz içeride yapılmalarına dikkat edilmelidir.

Depremde mühendislik hizmetinden yoksun kırsal yapılar ve denetimsizlik nedeni ile uygun yapılmayan kent merkezindeki yapılar yıkılmış veya büyük hasar görmüşlerdi.

Bu tür hasarların olmaması için; güvenli kentleşme ve yapılaşmanın ilk adımı olan jeolojik-jeoteknik (zemin ve temel) etütlerin gerek planlama aşamalarında gerekse de yapı üretim ve denetim sürecinde dikkate alınması, sağlıklı kentleşmenin oluşturulması için vazgeçilmez bir zorunluluktur.

Jeoloji Mühendislerinin deprem üretecek fayların saptanmasında, tehlike zonlarının belirlenmesinde, olabilecek deprem büyüklükleri ve sonuçlarının ortaya konmasında, yapılacak her türlü mühendislik yapılarında ilgili zeminin jeolojik-jeoteknik özelliklerinin belirlenmesinde ve denetim mekanizmasında yer alması gerekmektedir.

Ancak bu tedbirlerin alınmasında çok yararlı olacak jeolojik düzenlemeler ülkemizdeki Kamu Kurumlarında, Yerel Yönetimlerde, özel sektörde maalesef yeterince önemsenmemektedir. Çözümün bir parçası olan Jeoloji Mühendislerinden yeterince faydalanılmamaktadır. Bu eksiklikler yaşanacak felaketlerin sonuçlarının daha vahim olmasına davetiye çıkarmaktadır.

Ülkemizin afet ve acil durumlarla ilgili sorunlarını çözmek, koordinasyonu sağlamak, kentsel dönüşümü sağlamak, çevre felaketlerini önlemek ve planları hayata geçirmek üzere kurulmuş olan ilgili kurumların, çalışmalarını risk yönetiminden çok kriz yönetiminde yoğunlaştırdığı görülmektedir. Eskiden olduğu gibi "yara sarma" politikasından vazgeçilmeli, yaraların oluşmamasına dikkat edilmelidir.

Deprem sonrası Toki tarafından yapılan binalarla beraber kentin %70’e yakın binalarının deprem yönetmeliğine uygun olarak yenilendiği, beton santrallerinden alınan betonlarla yapı denetim firmaları kontrolünde binaların yapıldığı sevindirici bir durum olmasının yanında, ilde eksik kalan yapılar ve kırsal alanlardaki yapı envanteri bir an önce çıkarılmalı, güncellenmeli ve riskli yapılar için gerekli önlemler alınmalıdır.

Ayrıca Bingöl İlinde ve tüm ülkede deprem öncesinde, anında ve sonrasında neler yapılması konusunda halk bilinçlendirilmeli, deprem anında halkın önceden belirlenen "Toplanma Alanları"na ulaşımları konusunda planlama yapılmalıdır. Arama ve Kurtarma Birimleri ve altyapı hazırlıkları tamamlanmalıdır. Jeoloji Mühendisleri Odası olarak; ülkemizin jeolojik yapısı nedeniyle sıkça karşılaştığımız ve karşılaşacağımız depremlerin, yıkıcı afetlere dönüşmesinin önüne ancak ve ancak akıl, bilim ve doğru mühendislik öngörüleri ile geçebileceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz.

Bingöl`ün 1. Derecede çok aktif bir deprem bölgesinde olduğu unutulmamalıdır!

 

Saygılarımızla                

1 Mayıs 2020

 

TMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI DİYARBAKIR ŞUBESİ

YÖNETİM KURULU

Okunma Sayısı: 3245
Fotoğraf Galerisi
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası