TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
01-07 MART DEPREM HAFTASI BASIN AÇIKLAMASI

1-7 MART DEPREM HAFTASI

BASIN AÇIKLAMASI

Ülkemizde deprem, sel, taşkın, heyelan ve kaya düşmesi gibi doğa olayları hâlâ afete dönüşmeye devam etmektedir. Ağustos ayında Denizli Bozkurt’ta meydana gelen 5.7 büyüklüğündeki bir depremde bile 100’ü aşkın konut ağır hasar görmüş, 800’e yakın yapıda hafif hasarlar oluşmuştur. Bu durum afet gerçeğinin ülkemizde maalesef yeterince anlaşılamadığını, afetler için gerekli önlemlerin hâlâ etkin bir şekilde hayata geçirilemediğini yüzümüze vurmaktadır.

Bilinmektedir ki; ülkemizin insanları afetlerden sonra canla başla afetlerin etkisini azaltmaya yönelik olarak tüm çabasını seferber etmekte, yaraları sarmaya çalışmakta, bizler de ülkemiz insanı adına bu durumla gurur duymaktayız. Ancak en başta deprem olmak üzere meydana gelen doğa olaylarının afete dönüşmemesi için çalışmak birincil görevimiz olmalıdır. Yapılması gerekenlerin en başında da olası bir afetin zararlarını azaltıcı ve mümkünse önleyici yasal düzenlemelerin bilimsel, teknik normlara ve uluslararası standartlara uygun olarak yapılması gelmektedir.

Deprem etkisi altında mevcut binaların hasar görebilirliğinin taşıyıcı sistem yapısının yetersizliği veya düzensizliği, yapıda kullanılan malzemenin niteliği, yapının oturduğu zeminlerin jeolojik özellikleri ve diri fay parametreleri olmak üzere dört temel nedenden kaynaklandığı bilinmektedir.

Doğa bizi uyarıyor ve bizler de bu uyarıları ne yazık ki çok fazla ciddiye almıyoruz. Gerçek şu ki ülkemiz deprem öncesi çalışmaları açısından yetersizdir. Son yaşanan depremlerde yine can ve mal kayıpları oldu. Bunun en önemli nedeni de yerleşim yerlerinin fay hattının tam üzerine ya da çok yakınına kurulmuş olmasıdır. Ülkemizde 18 il, 80 ilçe ve 502 köy aktif fay hatları üzerinde yer almaktadır ve bir an önce bu konuda tedbirlerimizi almamız gerekmektedir. Ne yazık ki geçici çözümlerle, pansuman tedbirlerle bu sorun aşılamaz. Radikal ve doğrudan çözüm odaklı kararlar alınmalıdır.

Depremselliğe bölgemiz özelinde bakacak olursak maalesef Antalya’nın depreme hazırlıklı olmadığını söyleyebiliriz. Ülkemizin yaklaşık %91’i deprem tehdidi altında ve bu yerlerden birisi de Antalya’dır. Antalya-Isparta-Burdur kentlerini kapsayan bölge, faylar ve deprem konusunda güncel olarak ayrıntılı çalışılmamış durumda. Deprem üreten aktif fayların ve fay sistemlerinin yerlerinin bilinmesi önemli olmakla birlikte maalesef sadece bu bilgi yeterli değildir. Fayların ortaya çıkaracağı enerji, oluşturacağı depremin büyüklüğü önemli bir çalışma olarak öne çıkmaktadır. Son olarak zeminin bu enerjiye vereceği tepki, depremi çalışmak anlamında en önemli basamaktır.

Depremi engelleme şansımız yoktur ancak depremlerin afetlere dönüşmesini engelleyebiliriz. Depremin etkilerini en aza indirmek öncelikli hedefimizdir. Bu sebeple de zemini iyi çalışmak gerekmekte, bu hususta özellikle yerel yönetimlere büyük iş düşmektedir. Belediyelerimiz jeoloji mühendisliği disiplinini önemsemek zorundadır. Kentsel dönüşümde fayları dikkate almalı, öncelikli olarak fay üzerinden geçen veya faya yakın olan yerlerden kentsel dönüşüme başlamak gerekmektedir.

Jeoloji Mühendisleri Odası olarak, bir doğa olayı olan depremlerin afete dönüşmemesinin ayrıca deprem zararlarının azaltılmasının mümkün olduğunu bir kez daha vurguluyoruz. Doğa kaynaklı bir olayı afete dönüştüren en önemli etmenlerden birisi yapının oturduğu zeminlerin jeolojik ve jeoteknik özelliklerinin belirlenmesi ve değerlendirilmesidir. Bu işlemlerin de ancak jeoloji mühendisleri tarafından yerine getirilebileceğini ifade etmekteyiz. Yapı üretimi ve denetimi süreçlerinin jeolojik-jeoteknik (zemin ve temel) etüdü, mimari, statik, elektrik, makine, peyzaj gibi tüm etüt ve projelerinin, ayrı ayrı ilgili meslek disiplini tarafından yerine getirilmesinin uygulamada sağlanması gerektiğini bir kez daha vurgulamaktayız.

Bu konu ile ilgili olarak, Antalya Büyükşehir Belediyesinde Jeoloji Hizmetleri Müdürlüğü`nün (Daire Başkanlığı) kurulmasını önemsiyoruz. Kurulan Müdürlük (Daire Başkanlığı), Antalya`nın depremselliği, yer altı suları, çığ felaketleri, su baskınları, mermer-maden ocakları, imar planları, kıyı sorunları, plajlar gibi birçok olaya çözüm getirecek ve görüş bildirecektir. Dolayısıyla dünya kenti olması planlanan Antalya`nın, daha güvenli, yaşanılır bir kent olmasına katkı sağlayacaktır.

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası afetlere karşı güvenli, yaşanılası bir ülke için yanlışı eleştirmeye, doğruyu söylemeye Bilimle, Emekle ve Umutla devam edecektir.

Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şubesi

Okunma Sayısı: 3187
Fotoğraf Galerisi
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası