TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
TÜRKİYE VE KONYA KAPALI HAVZASINDAKİ SU SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
BASIN AÇIKLAMASI

Sayın Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Konya İl Koordinasyon Kurulu‘nun değerli üyeleri ve basınımızın değerli temsilcileri,

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Konya İl Koordinasyon Kurulu olarak özelde Konya‘mızı genelde ise Ülkemizi ilgilendiren problemleri gündeme taşımak ve çözüm önerilerini sizlerle ve halkımızla paylaşmak için yapılan toplantılardan ilki geçtiğimiz günlerde Mimarlar Odası Konya Şubesi‘nin ev sahipliğinde yapılmıştı.

Bu gün ise Konya‘mızı ve Türkiye‘yi çok yakından ilgilendiren bir konu olan "Konya Kapalı Havzasındaki su sorunları ve çözüm önerileri" konulu bilgilendirme toplantısını yapmaktayız. Tekrar Hepiniz hoş geldiniz.

Bilindiği gibi hayatın kaynağı sudur. Su en küçük canlı organizmadan en büyük canlı varlığa kadar bütün biyolojik yaşamı ve bütün insan faaliyetlerini ayakta tutmaktadır. Dünyamızın % 70‘ini kaplayan su bedenimizin de önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Ancak yeryüzündeki su kaynaklarının yalnızca % 0.3‘ü kullanılabilir ve içilebilir özelliktedir. Kullanılabilir suların en önemli kaynağı yağışlar olup dünyanın yıllık yağış ortalaması 1000 mm iken Türkiye‘nin yıllık yağış ortalaması ise 643 mm‘dir.

Bugün dünya genelinde tüm tatlı su kaynaklarında kirlenme hızla ilerlemekte ve kullanılabilecek su potansiyeli de buna bağlı olarak azalmaktadır. Hızlı nüfus artışı ve aşırı tüketim nedeniyle suyun maliyeti artmakta ve kişi başına düşen su miktarı azalmaktadır. Günümüzde 6 milyarlık dünya nüfusunun yaklaşık %20‘sinin güvenli su kaynaklarından yoksundur. 2050 yılına gelindiğinde dünya nüfusunun 9.3 milyara ulaşması beklenmekte ve iklim değişiklikleri nedeniyle, 60 ülkedeki 7 milyar insanın su kıtlığı ile karşı karşıya gelecektir.

Yeryüzündeki su kaynakları, bilinçsiz tarım, düzensiz kentleşme, çarpık sanayileşme ve altyapı yetersizliği nedeniyle, ülkemizdeki gibi dünyanın birçok bölgesinde büyük bir hızla kirletilmekte, tahrip edilmekte ve tüketilmektedir.

ÜLKEMİZDEKİ SU VARLIĞI

Ülkemizdeki su varlığı, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından, bugüne kadar yapılan yağış, akım ölçüm değerleri ortalamalarına göre Türkiye‘de 15 adedi nehir havzası, 7 adedi irili ufaklı akarsulardan oluşan müteferrik havza, 4 adedi ise denize boşalımı olmayan kapalı havzalardan 26 adet hidrolojik havzaya bölünmüştür.  Türkiye yüzölçümünün %1.41‘i su ile kaplı olup bugünkü enerji imkânları ile yıllık tüketilebilecek su miktarı, yeraltısuları ile birlikte en fazla 110 milyar m³‘tür. Tüketilebilecek su miktarı ve yeraltısuyu kullanımı potansiyelleri, ekonomik değerlendirmelerle değişebilecek rakamlar olup, bu değeri özellikle ülkedeki enerji maliyetleri belirlemektedir.

Ülkemizde mevcut suyun % 72‘si tarımsal sulamada, % 16‘sı içme-kullanmada ve % 12‘si de sanayide tüketilmektedir. Türkiye‘de yılda kişi başına yaklaşık 1570 m³ su düşmektedir. Mevcut nüfus artışı ve su tüketim miktarına göre önümüzdeki yıllarda bu rakam daha da küçülecektir. Dünyadaki su zengini ülkelerde kişi başına düşen yıllık su miktarı 10000 m³‘ün üzerindedir. Özetle, Ülkemiz su potansiyeli bakımından zengin değildir.

Ülke toprakları değerlendirildiğinde; 77.95 milyon ha olan ülke yüzölçümünün ancak 28.05 milyon ha‘ı tarım alanı olarak kullanılabilmektedir. Topografik ve toprak özellikleri göz önünde bulundurulduğunda bu alanın 25.85 milyon ha‘lık kesimi sulanabilir özelliktedir. Ancak mevcut su kaynaklarımızla sulanabilir özellikteki tarım alanlarımızın, sadece 8.5 milyon ha‘lık kesiminin ekonomik olarak sulanabilir. Bugünkü fiili sulama alanı toplam: 5 milyon ha civarındadır.

KONYA KAPALI HAVZASI

Konya Kapalı Havzası, Türkiye‘nin toplam alanının yaklaşık % 7‘sine denk gelen 53850 km2‘lik bir alanı kaplamaktadır. İç Anadolu Platosu‘nun ana bölümünü oluşturan Havza, 900-1050 m arasında değişen yükseklikteki çoğunlukla ovalık bir morfolojiye sahiptir. Havza‘da Konya, Aksaray, Karaman, Isparta, Niğde, Ankara, Nevşehir, Antalya illerine bağlı 39 ilçe bulunmaktadır. Bu alanda, % 45‘i kırsal alanlarda ve % 55‘i kentsel alanlarda olmak üzere yaklaşık 3 milyon kişi yaşamaktadır. Havza, Türkiye‘nin tahıldan elde ettiği toplam gelirin % 9.2‘sini, baklagillerin % 6.2‘sini ve şeker pancarının da dahil olduğu endüstriyel mahsullerin % 8.5‘ini sağlamaktadır

Konya Kapalı Havzası içerisinde çok sayıda göl, sazlık ve diğer sulak alanlar bulunmaktadır. Konya Havzası‘ndaki Sulak alanları Samsam, Kozanlı, Kulu, Beyşehir, Suğla, Bolluk, Tersakan ve Tuz Gölü ile Hotamış, Eşmekaya ve Ereğli Sazlığı, olarak özetleyebiliriz. Bu gün havza içerisindeki sulak alanlar, göl ve sazlıklar yıllar öncesindeki durumunda değildir. Yapılan yanlış ve bilinçsiz uygulamalar nedeniyle suyunun çoğunu kaybetmiş, bir kısmı da tamamen kurumuştur. Özellikle Beyşehir Gölü ve Tuz Gölü gibi yaşamsal öneme sahip göllerimizdeki su seviyesi tehlikeli derecede düşerken, Eşmekaya ve Ereğli sazlıkları tamamen kurumuştur. Konya Kapalı Havzasında yer almamasına rağmen Konya için önemli olan Eber ve Akşehir Gölleri bugün kuruma noktasına gelmiştir.

DSİ verilerine göre Konya Kapalı Havzası‘nda 30.000‘i ruhsatlı 30.000‘e yakını da kaçak olmak üzere 60.000‘e yakın yeraltı suyu üretim kuyusu bulunmaktadır. Bunlardan çekilen yeraltısuyunun büyük bir çoğunluğu salma sulama (vahşi sulama) yöntemi ile tarımsal sulamada kullanılmaktadır.

Son 15-16 yıldır yağışların uzun yıllar ortalamasına göre azlık göstermesi, gün geçtikçe sayıları artan sondajlar, uygun olmayan hidrojeolojik ortamlarda sürdürülen sondaj çalışmaları, ekonomik olmayan/bilinçsiz sulama teknikleri, tarımda hatalı bitki deseni seçimi ve jeoloji mühendisi müşavirliğinde açılmaması nedeniyle, gerekli koruma tedbirleri alınmamasından dolayı kullanıma elverişli yeraltısuyunun niteliksiz su seviyeleriyle karıştırılması sonucu suyun kirlenmesine ve kullanılamaz hale getirilmesine neden olunmuştur.

Konya Kapalı Havzası‘nda DSİ verilerine göre yıllık yaklaşık 1.8 milyar m3‘lük emniyetli su rezervi bulunmakta, buna karşılık çekilen su miktarı 2.6 milyar m3‘tür. Belirlenen emniyetli rezerv kadar yapılacak fiili çekim, yukarıda söz konusu edilen olumsuz etkenlerin artmaması şartıyla yeraltısuyu seviyesinde değişime neden olmaz ve herhangi bir tehlike söz konusu olamaz. Ancak bugün Havza‘daki fiili durum böyle değildir. Örneğin; Çumra, Karapınar ve Obruk ovalarını kapsayan alt havza alanında yıllık 0,6 milyar m3 emniyetli rezerv belirlenmişken, bu alandaki akiferden yapılan fiili su çekimi yıllık 0,9 milyar m3olmaktadır. Dolayısıyla sadece örnek olarak verilen bu alt havza alanında yıllık 0,3 milyar m3 emniyetli rezervi aşan (başlangıçtaki mevcut su stokunu azaltan) yeraltısuyu çekimi gerçekleşmektedir. Bunun sonucu olarak 1980 yılından itibaren 25 yılda yeraltı su seviyesinde yaklaşık 27 m düşüş oluşmuştur. Buda yılda 1 m‘den fazla bir seviye düşümüne karşılık gelmektedir. Mevcut olumsuz şartlar devam ettiği takdirde gelecek yıllarda düşümler artarak devam edecektir. Bunun doğal bir sonucu olarak ta; bugün için su rezervinde düşüşe-azalışa, ancak yıllar itibariyle değerlendirildiğinde ise yeraltısuyunun bitişine neden olunmaktadır.

SU İLE İLGİLİ ULUSAL VE ULUSLAR ARASI YASAL ÇERÇEVE

Ülkemizde su kaynaklarımızı koruyabilmek amacıyla 167 sayılı yeraltısuları hakkındaki yasa başta olmak üzere çıkarılmış birçok yasa ve yönetmelik yürürlüktedir. Mevcut yasal düzenlemeler sonucu günümüzde ulaşılan durum yeterli ve tatmin edici değildir.

Diğer taraftan su ve çevre konularındaki AB Mevzuatına uyum çalışmaları sürecinde  incelenen uluslar arası su mevzuatlarının ortak sonuçları aşağıdaki gibidir.

•·        Kamuya ait suların Devletin hüküm ve tasarrufundadır.

•·        Nehir havzası bazında yönetime kullanıcıları katıldığı bazı ülkeler dışında (ki bunlarda da denetim yine devletin yetkisindedir) su yönetiminin Devlet tarafından yürütülmektedir.

•·        Su kaynaklarının kamu yararına en uygun düzeyde kullanımı ve faydalanılmasının esas olduğu, bireylerin kullanılabilir kalite ve miktarda su haklarının bulunduğu, su kalitesini koruma ve sürdürme şartıyla aşağıdaki önceliğe göre kullanılması gerektiği konusunda yaklaşım birliği olduğu gözlenmiştir. Bu sıra;

a- İçme ve kullanma suyu ihtiyacı,

b- Hayvanlar için, doğal yaşamın sürdürülmesi için gerekli su ihtiyacı,

c- Tarımsal Sulama suyu ihtiyaçları,

d- Enerji ve sanayi suyu ihtiyaçları,

e- Ticaret, turizm, taşıma, balıkçılık, avcılık, el sanatları ve diğer su ihtiyaçları,

•·        Su kaynaklarını kullanımı ücretlendirilmiştir.

•·        Su kaynaklarının geliştirilmesinde ve kullanımında istenilen düzeyde faydanın sağlanması için su kaynakları bilgi sisteminin kurulmasına özen gösterilmiştir.

•·        Su kaynaklarının korunmasında "Kirleten öder" ilkesi yasalarına koyulmuştur.

•·        Su hakları sicili oluşturularak tahsislerin sicili tutulmaktadır.

  

SONUÇ VE ÖNERİLER

Gelecek nesillerin sağlıklı ve ekonomik içme ve kullanma suyuna sahip olabilmesi için, kısa zamanda etkin önlemler alınması gerekmektedir.

•·        Yürürlükte olan, birçok yasa ve yönetmeliklere ek maddelerin ilavesi, yeni yönetmelikler çıkarılması ile kurumlar arasında var olan, bugünkü yetki ve sorumluluk karmaşası çözümlenemeyeceği anlaşılmaktadır. Bunun tek çözümü ise "Su Bakanlığı‘nın" kurulmasıdır. Ayrıca yeraltı ve yerüstü tüm su kaynaklarımızı kapsayan ve suyun Devletin hüküm ve tasarrufu altında, kamu yararına bir kaynak olduğu esasına dayalı, yeni bir "Yeraltısuları Yasası"na ihtiyaç vardır. Yeraltısuları ve sulak alanlar açısından geriye dönüşü olmayan ve tehlike çanlarının çalmakta olduğu günleri yaşamaktayız. Toplumun tüm tarafların sorumluluğunda olan bu yasa için şu an geç bile kalınmıştır.

•·        Bunun yanı sıra Havzalar bazında su idaresini sağlayacak yasal düzelmemelere de gerek duyulmaktadır. Bu kapsamda, Konya Kapalı Havzası Su Yönetim Merkezi‘nin kurulması kaçınılmazdır. İçerisinde veri toplama, veri transferi, erken uyarı sistemi, havza gözleme merkezinin de içerisinde olacağı tüm su idaresine ilişkin her türlü bilgi, donanım ve gerektiğinde özel koruma teşkilatına kadar yapılanmaya haiz olmalıdır.

•·        Özellikle Konya‘mızda ve birçok kentin su ihtiyaçlarının sağlandığı ve kentsel yerleşim alanları içerisinde ve/veya çevresindeki su kaynakları, sürekli kirlenme tehdidi altında bulunmaktadır. Buralardaki akiferlerin korunması için etkin önlemlerin acilen alınması gerekmektedir.

•·        Birçok gelişmiş ülkenin yasasına yerleştirdiği ve Dublin Konferansında karar altına alınan "suyu kullanan ve kirleten, bedelini öder" anlayışını yasalarımıza yerleştirilmesi gerekmektedir.

•·        Kontrolsüz ve kaçak sondajların önüne geçilememesi nedeniyle, Konya Kapalı Havzası‘nda yeraltısu rezerv durumuna göre kuyu açımına müsaade edilmemesi, bugün sadece bir formaliteden öteye gidememektedir. Yaptırım ve kontrolün tam yapılamadığı ve eşitlik ilkesinin oturtulamadığı sistemlerde imkânlardan sadece belirli kesimin yararlanması söz konusu olur. Böylece haksızlık gün geçtikçe artar. Bunun önüne geçilemediğinden dolayı yasak bu şekliyle usulsüzlüğü teşvik eder durumdadır. Modern tekniklerle donanımlı bir sulama için yeterli ve hepsi ruhsatlı kuyuların bulunduğu, kontrollü, dinamik bir havza haline getirilmelidir.

•·        Bunun için; sağlıklı ve detay Hidrojeoloji çalışmaları ile akiferlerin dağılımı ve özelliklerinin belirlenmesi, derin akiferlerin araştırılması yapılmalıdır.

•·        Beyşehir gölünün batı yakasında yer alan ve göl suyunun Manavgat Havzasına kaçmasını sağlayan dizi halindeki düdenlerin olduğu gibi, Konya Kapalı Havzası‘nın diğer kısımlardaki benzer sorunlara ilişkin alanlarda da detaylı Karst hidrojeolojisi çalışmaları yapılarak, başka havzalara suyun kaçış durumunun belirlenmesi gerekmektedir.

•·        Havza‘nın tamamında Jeolojik ve Hidrojeolojik çalışmalar sonuçlanıncaya kadar su temin amaçlı sondaj çalışmalarına izin verilmemelidir. Çünkü, yerin jeolojik yapısı ve akifer ortamları belirlenmemiş sahalarda kuyu açılması, doğanın jeolojik yıllar boyunca koruduğu akifer yapılarını nitelik ve nicelik bakımından yok edebilmektedir. Bu durum son yıllarda Konya Kapalı Havzası‘nın bazı kesimlerinde ortaya çıkarak, nitelikli akifer suları, kullanma ve sulama kriterlerine göre kullanılamaz olan klorlu, sülfatlı litolojilerden oluşan akiferlerden karışan su nedeniyle kirlenmiş dolayısıyla kullanılır durumdaki yeraltısuyu kullanılamaz hale gelmiştir.

•·        Hatalı sulamalarla kaybedilecek yeraltısuyunun önüne geçilmesi amacıyla; toprağın jeolojik yapısı ve bitki desenine göre sulama yöntemi ile hidrojeolojik özelliklere göre de kuyu dağılımı yeniden yapılması gerekmektedir.

•·        Konya Kapalı Havzası‘na ait güncel su rezervine ilişkin bilânçoların yapılabilmesi, kuyulara ait bilgilerin bulunduğu, su seviyelerini, çekilen su miktarlarının ve hidrojeoloji verilerini içeren, su kimyası özellikleri, akifer karakteristikleri ile gerekli tüm bilgilerin sürekli depolanmasının sağlanacağı güncel ve gelişebilen veri bankası oluşturulmasına ihtiyaç vardır.

•·        Geçen hafta içinde KOP projesinin en önemli adımlarından biri olan ve yıllardır gerçekleştirilemeyen Mavi Tünel ihalesinin tamamlandığını memnuniyetle takip ettik. Ancak sözü edilen ihale tamamlandığında Konya Ovası‘na gelecek ek su miktarı 240 milyon m3‘tür. Bunun 180 milyon m3‘ü Konya‘nın içme ve kullanma suyu, geri kalan 60 milyon m3‘ü ise tarımsal olarak kullanılabilecektir. Projenin tamamı gerçekleştirildiğinde toplamda 440 milyon m3 su geldiğinde bile Konya Kapalı Havzası‘nın mevcut su eksiğinin ancak yarısına yakını karşılanabilecektir.  Dolayısıyla havzada acilen modern ve bilinçli sulama tekniklerine geçilebilmesi için gereken her tür teşvik ve destek verilemelidir.

 

Okunma Sayısı: 3659
Fotoğraf Galerisi
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası